GATA Hangi Dilde? Toplumsal Cinsiyet, Çeşitlilik ve Sosyal Adalet Perspektifinden Bir Bakış
GATA, sadece bir askeri hastane ya da sağlık kuruluşu olmanın ötesinde, toplumsal yapımızın bir aynasıdır. Hangi dilde konuşuluyor, kimler bu dilin merkezinde, kimler dışarıda bırakılıyor? Bu sorular, çok basit gibi gözükse de toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet bağlamında oldukça derin anlamlar taşıyor. GATA’nın hangi dilde olduğuna dair konuşmak, aslında toplumumuzun hangi kesimlerinin sesinin duyulduğunu, hangilerinin ise sessiz bırakıldığını anlamamıza yardımcı olabilir.
Dil, Gücün ve İletişimin Araçlarından Biri
Bir gün iş çıkışı, İstanbul’un kalabalık sokaklarından birinde yürürken, önümdeki bir grup kadının konuşmasına kulak misafiri oldum. Birisi, GATA’daki bir sağlık prosedüründen bahsediyordu ve “Biz kadınlar burada yeterince temsil edilmiyoruz, GATA’daki dil bile bu ayrımı gözler önüne seriyor,” dedi. Bu cümle, kafamda birçok soru işareti oluşturdu. GATA’da hangi dil kullanılıyor ve bu dil toplumsal cinsiyet ayrımına nasıl hizmet ediyor? Sadece kadınlar mı bu dilin gerisinde kalıyor? Yoksa başka gruplar da bu dilin etkisiyle dışlanıyor mu?
GATA’nın hangi dilde olduğuna bakarken, sadece tıbbi terimlerin ötesinde, daha geniş bir toplum yapısının yansımasını görmek gerekiyor. Hastane ortamında kullanılan dil, genellikle belirli bir topluluğa hitap ederken, bazen diğer toplulukları dışlayabiliyor. Toplumsal cinsiyet rollerine, ekonomik sınıflara ya da etnik kimliklere dayalı olarak bu dil, daha çok belirli bir grup insanın ihtiyaçlarını öne çıkarabiliyor. Örneğin, doktorlar ve sağlık personeli tarafından kullanılan profesyonel dil, çoğu zaman tıbbi eğitim almış bireyler için anlaşılırken, farklı bir sosyal sınıftan gelen birisi için oldukça yabancı olabilir.
GATA’da Çeşitlik ve Dilin Rolü
Bir süre önce, gönüllü çalıştığım sivil toplum kuruluşunda, sağlığa erişimdeki eşitsizlikleri tartışan bir toplantıya katıldım. Orada, özellikle göçmenlerin sağlık hizmetlerine erişimi konusunu ele alıyorduk. GATA’da farklı dillerde hizmet verilmiyor, ki bu da bazı grupların, özellikle dil bariyerleri nedeniyle, sağlık hizmetlerinden yeterince faydalanamamasına yol açıyor. Bu da bizi çeşitlilik meselesine getiriyor. İstanbul’daki göçmen nüfusunun büyük bir kısmı Türkçe’yi yeterince iyi konuşamıyor. GATA gibi büyük bir kurumda, bu grupların sesini duyurabilmesi, sağlıklarını koruyabilmesi için daha kapsayıcı bir dil kullanılmalı.
Toplu taşımada her gün gözlemlediğim sahnelerden biri de, dil konusunda yaşanan zorluklardır. Bir yabancı, İstanbul’daki herhangi bir hastaneye gitmeye çalıştığında, kendi dilini anlamayan bir sağlık çalışanı ile karşılaşıyor. Oysa, dil engeliyle birlikte gelen sağlık sorunları, sadece göçmenleri değil, engelli bireyleri ve yaşlıları da etkiliyor. GATA’daki dilin, bu gruplara karşı daha adil ve duyarlı olması gerektiğini düşünüyorum. Çeşitli dillerde bilgi sağlamak, insanların hastaneye ya da sağlık hizmetlerine ulaşmalarını kolaylaştıracak bir adım olabilir.
Sosyal Adalet ve Dilin Gücü
Sosyal adaletin temel taşlarından biri de eşit erişimdir. İnsanlar sağlık hizmetlerine eşit bir şekilde ulaşabiliyor mu? İşte GATA’nın hangi dilde olduğuna bakarken sormamız gereken bir diğer soru da bu. Özellikle sosyal güvencesi olmayanlar, yoksullar ve engelli bireyler gibi gruplar, sağlık hizmetlerine erişimde dilin yaratabileceği engellerle karşılaşabiliyor. İstanbul’un sokaklarında, çoğu zaman bu insanların yüzlerinde o belirsiz, kaybolmuş ifadeleri görüyorum. Tüm bu gruplar için dil bariyerlerinin ortadan kaldırılması, eşit sağlık hizmeti sağlanması adına atılacak önemli bir adım olacaktır.
Bir Dil, Bir Toplum
Bir gün, iş yerinde öğle arası sohbet ederken, birkaç arkadaşım sağlık hizmetlerine olan erişimden bahsediyordu. Birisi, “GATA’daki dil, sadece tıp dili değil, aynı zamanda toplumsal bir dil,” dedi. Bu cümle, bana daha önce hiç düşünmediğim bir perspektif sundu. GATA’daki dil, sadece bir sağlık sistemi dilinden ibaret değil; aynı zamanda bir toplumun genel değerlerinin, sosyal eşitsizliklerinin ve kimliklerinin bir yansıması. Bu nedenle, bu dilin adil olması, farklı grupların ihtiyaçlarını anlaması ve onları temsil etmesi gerekiyor.
Sonuç: Adaletli Bir Dil, Adaletli Bir Sağlık Sistemi
Sonuç olarak, GATA’da hangi dilin kullanıldığı, sadece bir sağlık hizmeti meselesi değil, toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet açısından derin bir anlam taşıyor. Dil, sadece bir iletişim aracı değil, aynı zamanda toplumun değerlerini, eşitsizliklerini ve kimliklerini şekillendiren bir güce sahiptir. GATA’daki dilin, herkesin sesine yer açan, kapsayıcı bir dil olması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü gerçekten adil bir sağlık sistemi, herkese eşit bir şekilde hitap eden bir dil ile var olabilir.